cropped-temas-logo.png
✕
  • Anasayfa
  • Uzmanlarımız
  • İletişim
  • Dental Department
  • Cardiology
  • Pediatrics
  • X-ray
  • Ear Treatment
  • Pregnancy
  • Hakkımızda
  • Uzmanlarımız
  • Hizmetlerimiz
    yetiskin-anamenu
    Yetişkin
    ergen-anamenu
    Ergen
    cocuk-anamenu
    Çocuk
    tum-hizmetler
    Tüm Hizmetler
  • Testler
  • Makaleler
  • İletişim
0532 667 22 33
Call us
temas-logo
✕
  • Hakkımızda
  • Uzmanlarımız
    • Serap Sözen
    • Aycan Bulut
  • Hizmetlerimiz
    • Yetişkin
    • Ergen
    • Çocuk
    • Tüm Hizmetlerimiz
  • Testler
  • Makaleler
  • İletişim
cropped-temas-logo.png
✕
  • Anasayfa
  • Uzmanlarımız
  • İletişim
  • Dental Department
  • Cardiology
  • Pediatrics
  • X-ray
  • Ear Treatment
  • Pregnancy
  • Hakkımızda
  • Uzmanlarımız
  • Hizmetlerimiz
    yetiskin-anamenu
    Yetişkin
    ergen-anamenu
    Ergen
    cocuk-anamenu
    Çocuk
    tum-hizmetler
    Tüm Hizmetler
  • Testler
  • Makaleler
  • İletişim
0532 667 22 33
Call us
temas-logo
✕
  • Hakkımızda
  • Uzmanlarımız
    • Serap Sözen
    • Aycan Bulut
  • Hizmetlerimiz
    • Yetişkin
    • Ergen
    • Çocuk
    • Tüm Hizmetlerimiz
  • Testler
  • Makaleler
  • İletişim

Narsisizmin En Ağır Hali: Bir Psikopatın Aşk Taktikleri

Uzman Klinik Psikolog Serap Sözen

Bazen kelimeler yetmez yüreğindeki cayır cayır yangını anlatmaya. Bazen ezberini bozar hayat. “İyilik et iyilik bulursun” sözünü yalanlarcasına atar ağır sillesini suratının ortasına. Ya da sen o sözü çok yanlış anladığını fark edersin. İyilik etmen gerekenin kendin olduğunu anladığında ise kayıplarınla başbaşa kalmışsındır çoktan. İnsan onuruna, izzet-i nefsine gelen ağır darbeler bazen yerden kalkamaz hissettirir kendini sana. İnsan olmaya dair bildiklerini alt üst eder vicdanı olmayanın acımasızlığı. İnsanın davranışlarına “dur” diyen bir içsel fren sistemi olmadığında çıkarlar uğruna yapılan herşey mübah olur. Bu fütürsuz saldırganlıkta ötekinde neyi, neden ve nasıl yıktığının hiçbir önemi yoktur. Hatta olabildiğince yıkım yaratabilmek hedef olduğunda bu hasetli duyguların hedefi ve nesnesi olan öteki bu amansız kıyımda kendiliğine dair birşeyleri kurtarabildiyse şanslı sayılır. Bu dehteşengiz yıkım, bu ağır kıyam kaynağını hangi içsel çatışmalardan almaktadır? Bir insanın diğerine gösterebildiği bu sınırsız zulüm çocukluktan bu yana karşılanamamış hangi duygusal ihtiyaçların bir dışavurumudur? Bir insan diğerinin ruhsallığını acımasızca tarumar ederken insanı insan yapan vicdan ortalarda olmadığında bu kıyam nasıl ve nerede son bulur?

Diğerinin ruhsallığını sonuna dek soğurabilmek için benimsenen stratejiler bazen aşk görünümünde karşımıza çıkar. Manipülasyon ustası olmuş bir narsisistin ve daha fenası narsisist bir psikopatın tek hedefi ağına düşürdüğü kurbanının içsel, ruhsal, maddi ve manevi kaynaklarını sonuna kadar sömürmektir. Antisosyal (psikopat) bir narsisistin ağına düşen çoğu zaman oldukça duygusal, empatik ve naif bir ötekidir. Kendi doğruları, gelişmiş bir içsel değerler sistemi ve diğerinin duygularını anlayabilme ve hatta hissedebilme kapasitesi olan kişi narsisistik bir psikopatla karşılaştığında, genelde oldukça zeki olan psikopat bunu anlar ve psikopat açısından mükemmel av belirlenmiş olur. Zeki psikopat bu empat insanı kolaylıkla analiz eder. Ondan alabilmek için ona ne verir gibi yapması gerektiğini anında çözümler. Ve sonra vahşet sergilenmeye başlar psikopat tarafından. Hiç de vahşete benzemeyen bu süreç bazen psikopatın avına sanki aşıkmış gibi davranmasıyla karakterize olur. Empat aşk yaşadığını sanırken, en azından ortada bir sevgi, ilgi varmış gibi hissettiğinde ise psikopat avını ele geçirmiş olmanın gururunu yaşar içten içe. Buradan gerisi psikopat olan tarafından empatın maddi, manevi, duygusal, cinsel… her neye sahipse tüm kaynaklarının hunharca sömürülme girişimidir.

Psikopat denilince eli bıçaklı, kanlı bir katil gelir çoğu zaman aklımıza. Psikopatik dışavurumun bir yönü ağır sadistik girişimlerde bulunan psikopatlarsa, diğer görünümü ise hiç de psikopat gibi görünmeyen ve hatta çok aşıkmış gibi davranıp kurbanına her türlü istismarı yaşatan, sapkın olduğu halde bunu çeşitli kılıflarla (aşık, dindar, ahlaklı, sadık…) gizleyebilen sosyopatlardır. Oldukça cazibeli görünebilen bu grup psikopatlar zeki bir insanı dahi ağlarına düşürebilme kapasiteleri göz önüne alındığında katil psikopatlardan çok daha tehlikeli olabilirler. Belki adam öldürmezler. Onların silahları çok daha sinsidir. Duygusal manipülasyon yaparak kurbanlarını ele geçirirler. Kurbanlarının her türlü kaynaklarını -maddi, manevi, cinsel, duygusal- sınırsızca tükettikten sonra ise kurban ne olduğunu dahi anlamlandıramadan onu terk ederler. Çünkü artık kurbanlarında sömürülecek, kullanılacak bir şey kalmamıştır. Buna kanaat getirdikten sonra yeni bir kurbana yönelirler. Geride bıraktıklarına ne olduğu zerrece umurlarında olmadığı gibi ne kadar büyük bir yıkım yaratabildilerse bunu o kadar büyük bir zafer olarak görerek kendileriyle böbürlenirler.

Psikopatları tespit etmek çok da kolay değildir. Özellikle zeki olanları manipülasyon konusunda da usta oldukları için kendilerini çok iyi gizleyebilirler. İnsan oluşu sorgulatan bu gibi kişileri tanımanın, anlamanın hiçbir yolu yok mudur peki? Yolu bir psikopatla bir şekilde kesişmiş her insan onların duygularında ne kadar yüzeysel olduğunu fark etmiştir mutlaka. Psikopatlar samimi duygular hissedemezler. Duygular onlara göre insanları kırılgan ve kullanılmaya hazır kılan gereksiz şeylerdir. Zaaftırlar. Kendilerinin başkaları üzerindeki duygusal gücünü fark etmekte usta psikopatlar asla ve asla gerçek duygular hissedemezler. Bağ kurma becerileri olmayan psikopatlar seviyormuş gibi göründüklerinde dahi kurbanlarına, onların duygularına karşı katı bir acımasızlık içindedirler. Onlara duygularınızı gösterirseniz sizi avladıkları için mutlu olsalar da çok kısa bir süre içinde duygularınızı değersizleştirecek, aşağılayacak argümanlarla size saldıracaklardır. Eğer bir av olarak sizden henüz vazgeçmedilerse sahte bir pişmanlık gösterisi ve sizin ne kadar muhteşem bir insan olduğunuza dair aşırı bir idealizasyon kapıda bekleyen diğer stratejileri olacaktır. Siz bu aşırı idealizasyon nedeniyle değerinizin anlaşıldığını sanırken psikopat kazandığı zafer nedeniyle -çünkü sizi ağına tekrar düşürmüştür- kendisiyle gurur duyar. Bir sonraki değersizleştirme ise çok yakında sizi ziyaret edecektir. Kendinizi bir göklerde, bir yerin dibinde bulduğunuz bu döngü narsisistik yanları oldukça güçlü olan psikopatların en önemli avlanma taktikleridir.

Psikopati bir güç meselesidir. Psikopatlar kendilerini tüm güçlü yani güçleri herşeye yeter hissederler. Herşeye hakları olduğuna inanırlar. İnsanları kullanabilir, aldatabilir, sömürebilir ancak bundan asla en ufacık bir utanç ve suçluluk hissetmezler. İnsanı insan yapan suçluluk duygusu onların yetiştiği topraklara uğramamıştır. Suçluluk hissediyormuş gibi görünebilirler. Bu da büyük yanıltıcı olur. Aslında gerçekten suçlu hissetmediklerini aynı acı verici davranışları tekrar tekrar yaptıklarında anlayabilirsiniz. Her zaman haklı oldukları için kendilerince mutlaka haklı bir gerekçeleri vardır. Eylemlerinin yarattıkları sonuçların sorumluluğunu asla üstlenmezler. Örneğin size aşıkmış gibi davranan bir psikopat sizi aldattığında ve bu durumla onu yüzleştirdiğinizde “Biz sevgili değildik ki. Sen beni yanlış anlamışsın. Ben sadece seni arkadaşça seviyorum. O yüzden yanındayım” diyebilir. Ancak aynı zamanda sevgili olmanın tüm gereklerini -örneğin cinsel yakınlık içinde olmayı da- arsızca gerçekleştiriyor olabilir. Sizi algılarınızda şüpheye düşürmekte, modern tabiriyle “gaslihting” yapmak psikopatların bir numaralı savunmalarındandır.

Psikopati ağır bir bağlanma bozukluğu olarak da tanımlanabilir. Sanki hiçbir ötekiyle hayatının hiçbir döneminde karşılaşmamış gibi olan psikopatlar normal insan ilişkilerinde ne yapılması gerektiğiyle ilgili donanımsızdırlar. Bu donanımsızlık hali, nesne ilişkileri aracılığıyla gelişen kişiliğin vicdani ve ahlaki katmanının da olmamasıyla birleşince ortaya serbest salınımda olan yıkıcı dürtüsel güçlerin istilası çıkar. Ötekiyle bağ kuramamaktan kaynaklanan eksiklik empati yoksunluğu olarak kendini dışa vurur. Empatinin yerini ilkel savunmalar alır. “O da salak olmasaydı da kendisini kullandırmasaydı”, “Duygular zaaftır. Çıkarlarını elde etmeye yararlar”, “Daha akıllı olsaydı tuzağıma düşmezdi”… ve daha onlarca ilkel savunma mekanizmalarının kullanımıyla ötekini uğrattıkları zulmü rasyonalize eder yani akla uygun hale getirirler. Psikopatlara göre dış dünya bir avlanma sahasıdır. Avcıların ve avların olduğu adeta vahşi bir jungle’ı andıran dünyayı ve insanları algılama biçimleri nedeniyle aciz bir av olmaktansa acımasız bir avcı olmayı tercih ederler. Avlamazlarsa avlanabileceklerine olan sarsılmaz inançları kişilerarası ilişkilerde en acımasız manipülatif teknikleri kullanmaları da haklı çıkartır zihinlerinde. Aşk, sevgi, dostluk, samimiyet ve merhamet gibi insani ve ahlaki duygulardan yoksun oluşları ancak bu gibi duyguları kusursuz taklit etme becerileri onları kolaylıkla şiddet uygulayabilen acımasız birer avcıya dönüştürür.

Şiddet eğilimi psikopatiyi gösteren en önemli belirleyicilerden birisidir. Psikopatların neredeyse hepsi şiddet içeren eylemlerde bulunurlar ve/veya mutlaka şiddet dolu geçmişlere sahiptirler. Yetiştikleri çevre, aile ortamı ve/veya arkadaşlık ilişkileri dürtüsel şiddet eylemlerinin kolaylıkla sergilendiği ve eylemlerinin sonuçlarının yapanların yanına kaldığı kaotik bir ortamdır. Psikopatların ebeveyn ilişkileri incelendiğinde çoğunlukla çocuğuna ya da birbirlerine şiddet uygulayan bir anne baba, ebeveynler arası aldatma, alkolizm ve/veya madde kullanımı, yalan, dolandırıcılık, hapse giriş çıkışlar, cinsel taciz veya tecavüz, çocuğu terk etme, katı ahlaki veya dini disiplinlerin cezalandırmayla birlikte uygulanması gibi travmatik yaşantılarla dolu olduğu görülür. Yetiştiği topraklara merhametin hiç uğramadığı bir ruhsallık büyüyüp gücü ele geçirdiğinde çocukluk dramını başkalarının hayatları üzerinde sahnelemekten de çekinmez hale gelir. Sağlıksız ilişkilerin sonucu olan patolojik bağlanma bozukluğunun ileride bir psikopat yaratması neredeyse kaçınılmazdır.

Birlikte olduğunuz insanın çocukluk geçmişi, şu an sahip olduğu herşeyden daha önemlidir ve karakter yapısı hakkında en doğru bilginin ipuçlarını barındırır. Kötü geçmiş bir çocukluğun ille de bir narsisist ve/veya narsisistik bir psikopat yaratacığını söylemek aşırı genelleyici ve yanlış olur elbette. Ancak bilhassa şiddet eğilimi ve manipülatif davranışlarla karşılaşıyorsanız muhatabınızın bir psikopat olabileceği ihtimalini de göz ardı etmemelisiniz. İnsanlara, hayvanlara, doğaya, yaradılışı güzel olan herşeye karşı çoğunlukla bilinçdışı haset duyguları besleyen psikopatlar güzel olanı bozmadan, ona zarar vermeden, onu söküp almadan içsel bir huzur hissedemezler. Bir ilişki içinde karşınızdaki kişiyi derinden sevdiğinize inanıyor, bunu ona her türlü belli edip ifade ediyor ancak onun size karşı nasıl oluyor da bu kadar anlayışsız, yalancı, kıskanç, ihanet edebilen, öfkesini kontrolsüzce size yansıtabilen, size fiziksel, duygusal zarar vermekten asla imtina etmeyen bir yapıda olduğunu anlayamıyorsanız bir psikopatla karşı karşıya olma ihtimaliniz oldukça yüksektir. İlişki içinde verdikçe kaynaklarınızın azaldığını hissediyorsanız, siz ondan herhangi bir şey talep ettiğinizde baskıcı, kontrol eden, anlayışsız birisi gibi etiketlendiriliyorsanız, size karşı duygusal, fiziksel, cinsel şiddet girişimleri belli bir süreklilik hattı içinde tekrarlanıyorsa, hiç özür dilenmiyor veya özür dilemesine rağmen aynı hatalar tekrar tekrar yapılıyorsa, ilişki içinde kendinizi sürekli bir biçimde yalnız ve/veya kullanılıyormuş gibi hissediyorsanız, bu duyguları partnerinizle paylaştığınızda ya herşeyi abartmakla suçlanıyor ya da kendinizi ifade ettiğiniz için onun çok daha büyük bir öfke patlamasıyla karşılaşıyorsanız çok büyük bir olasılıkla narsisistik yanları oldukça güçlü bir psikopat ile karşı karşıyasınız demektir.

Psikopatlarla ilişki oldukça tüketicidir. Yukarıda tanımlanan belirtiler partnerinizle ilişkinizde mevcutsa yapabileceğiniz en iyi şey en hızlı bir biçimde ondan uzaklaşmaktır. Yolu narsisistik bir psikopatla kesişmiş olan bir kişinin toparlanma süreci oldukça zor ve sancılı geçecektir. Hiçbir acıma belirtisi göstermeksizin -çünkü yazıda da vurgulandığı gibi psikopatların kişiliklerinin ahlaki ve vicdani katmanı gelişmemiştir- sömürülmüş tüm kaynaklarınızın acısını ve yasını yaşamak yapabileceğiniz en iyi şey olacaktır. Bir psikopata asla zarar veremeyeceğinizi unutmayın. Bağ kuramayan, acıma duygusu olmayan, eylemlerinin sonuçlarıyla ilgili suçluluk hissetmeyen birisine nasıl bir zarar verebilirsiniz ki zaten? Sizin için en faydalı olacak olan ve tek çözüm de psikopattan bir an önce uzaklaşmaktır. Her ne kadar büyük bir zarar görmüş olursanız olun onunla kalmaya devam ettiğiniz takdirde göreceğiniz zararlar görmüş olduklarınızdan kat ve kat fazla olacaktır. Bu gerçeğin farkındalığıyla ve gerekiyorsa yakınlarınızdan maddi ve ruhsal destek alarak, psikoterapiye başlayarak yaralarınızı iyileştirmeyi seçmek en sağlıklı çözüm yoludur.

Yolunuzun hiçbir zaman bir psikopatla karşılaşmaması dileğiyle.

temas-logo
Psikologlar-2
Atatürk Mah. Sedef Cad. 36. Ada Ata 2-4 Blok 2/160 Ataşehir/İstanbul

Çalışma Saatleri :
Her gün : 9.00 - 18.00 

cropped-temas-logo.png
Psikologlar-2
Atatürk Mah. Sedef Cad. 36. Ada Ata 2-4 Blok 2/160 Ataşehir/İstanbul

Çalışma Saatleri :
Her gün : 9.00 - 18.00 

0532 667 22 33

İletişime Geç
  • Hakkımızda
  • Uzmanlarımız
  • Hizmetlerimiz
  • Testler
  • Makaleler
  • İletişim

0532 667 22 33

İletişime Geç
  • Hakkımızda
  • Uzmanlarımız
  • Hizmetlerimiz
  • Testler
  • Makaleler
  • İletişim

© 2023 Temas Danışmanlık | Tüm Hakları Saklıdır | Designed by Mentworker

    WhatsApp us