Uzman Klinik Psikolog Serap Sözen
Sınav kaygısı sınav öncesinde öğrenilmiş olan bilginin sınav esnasında hatırlanmasını güçleştirecek veya unutulmasına neden olacak kadar yoğun bir kaygı hali yaşanmasıdır. Sınav kaygısı olan bir kişide sınav esnasında birtakım fizyolojik, duygusal ve düşünsel tepkiler ortaya çıkar. Sınav kaygısı olan bir kişinin sınav esnasında yaşadığı bedensel belirtiler arasında ellerinin titremesi, kalp atışlarının hızlanması, terleme, nefes alış verişinde düzensizlikler oluşması, mide bulanması, bağırsak hareketlilikleri yaşaması sayılabilir. Sınav kaygısı olan bir kişi duygusal olarak ise son derece gergindir, kaygı duygusunda önemli ölçüde bir artış olur ve hatta panik atak geçirebilir. Düşünce boyutunda olan ise kişinin girdiği sınavı başaramayacağı, hiçbir şey bilmediğini veya bildiklerini de unuttuğunu düşünmesi, kendisini yetersiz ve başarısız bulması, sınavı veremeyeceği için ailesine ve çevresine rezil olacağını düşünmesi örnek verilebilir.
Sınav kaygısı birçok kişiyi çocuk, genç ve yetişkin demeden etkileyen bir durumdur. Peki bu sınav kaygısı tam olarak nedir? Kişileri bu kadar etkilemeyi ve performanslarına gölge düşürmeyi nasıl başarmaktadır?
Sınav kaygısı aslında bir tür performans kaygısıdır. Performans kaygısı ise kişinin herhangi bir alandaki bilgi, beceri ve yeterliliğini göstermesi gereken bir durumda hissettiği yoğun kaygı halidir. Bu öyle bir kaygıdır ki kişinin bilgisini, becerisini ve yeterliliğini göstermesine engel olmakta ve kişinin performansının yetersiz olarak değerlendirilmesine sebep olmaktadır. Sınav kaygısı bir tür performans kaygısı olduğuna göre kişi kendi performansına ilişkin nasıl olup da bu kadar güvensiz hale gelebilmektedir? Öncelikle bu sorunun yanıtının sınav kaygısı durumunu yaşayan her insan için farklılaştığını söylemek gerekir. Sınav kaygısı yaşayan iki farklı kişiyi bile ele alacak olursak kendi performanslarına ilişkin geliştirdikleri kaygının farklı temellerden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bu yazımızda sınav kaygısı durumunu ortaya çıkaran genel bazı durumlara değineceğiz.
Her türlü performans kaygısının ardında kişinin kendisine olan güvensizliği yattığını düşünebiliriz. Özgüven dediğimiz değer ise tüm değerler için olduğu gibi aile hayatında, ebeveynlerle ilişkide kazanılmaktadır. Bir ebeveynin çocuğunu eğitirken ona nasıl yaklaştığı, çocuğunun bilgi ve becerilerini nasıl desteklediği, yeterli olmadığını fark ettiği alanlarda çocuğuna nasıl ve ne şekilde yardım ve destek sunduğu, çocuğuna ne kadar sorumluluk verdiği ve verdiği sorumlulukları başardığında çocuğunu ne kadar takdir ettiği gibi birçok faktör çocuğunun kendi kendisine ne kadar güvenen bir birey olarak yetişeceğini belirlemektedir. Bunlara ek olarak ebeveynin çocuğunun hata yapma, her şeyi tam ve eksiksiz olarak bilememe ve yapamama, ara sıra tembellik etme gibi haklarına da saygı duyması çocuğun aile içinde özgüven kazanımını desteklemektedir.
Az önce değindiğimiz durumlardan özellikle çocuğunu kendisinin ondan olan beklentilerini karşılamadığı zamanlarda kabul etmeyen, sevgisini esirgeyen, hatalı ve suçlu hissettiren, cezalar veren veya kendi isteği doğrultusunda davranması için çocuğunu zorlayan, müdahale ve kontrol eden ebeveynlerin çocukları bu durumlar karşısında ciddi bir özgüven zedelenmesi yaşamaktadırlar. Bu da ilerleyen zamanlarda sınav kaygısına veya çeşitli psikolojik sorunlara zemin hazırlanmaktadır. Unutulmaması gereken şudur, çocuk benlik değerini ve özgüven duygusunu ebeveynlerinin kendisiyle olan ilişkilerindeki davranışlarına bakarak kazanır. Sadece başarılı olduğunda takdir, sevgi ve ilgi gören; başarısızlığı durumda ise kendisine kızılan, küsülen, azarlanan veya çeşitli şekilllerde cezalandırılan bir çocuk “başarılı olduğum zaman değerliyim, başarısız olduğumda önemsiz ve sevilmez birisiyim” gibi bir inanç geliştirecek ve bu inanç da sırf sevilebilir olmak, değerli hissetmek, önemsenmek için başarılı olmayı arzu etmesi, hedef koymasına neden olacaktır. Sevilebilir ve değerli birisi gibi hissetmek için başarılı olmayı hedef olarak koymak ise kaygı duygusunun oluşmasına, kişinin kendi performansına aşırı değer ve önem vermesine, başarısız olmayı tolere edememesine (sevilmez ve değersiz olmaktan korktuğu için) yol açacaktır. Bunun sonucunda da kaygılı birisi olması örneğin sınav kaygısı geliştirmesi neredeyse kaçınılmaz olacaktır.
Yukarıda verilen örnek sınav kaygısı şeklinde tezahür eden performans kaygısının nasıl oluştuğuna ilişkin bir örnektir. Bu örnekte olduğu gibi çocuk yetiştirmeye yönelik başka hatalı tutumlarda performans kaygısına yol açabilmektedir. Çocuğumuzu doğru yetiştirebilmek onun ileride nasıl bir yetişkin olacağını belirlemektedir. Her zaman olduğu gibi en büyük sorumluluk ebeveynlere düşmektedir. Ebeveynlik becerilerini geliştirmek psikolojik açıdan sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum yaratabilmek için en fazla öneme sahip olan konu olarak görülmelidir. Sınav kaygısı yaşayan bir öğrenci psikolojik destek alarak bu sürecin yönetilmesini kolaylaştırabilir. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi, yardım istediğiniz uzman psikolog bu konunun önemli ayağı olduğu gibi onunla işbirliği yapacak olan ebeveynlerin tutum ve davranışlarıda büyük önem taşır. Başarılı bir psikoterapi süreci yaşanabilmesi için ebeveyn-psikolog koordinesi gereklidir.
WhatsApp us